Gladiator (Gladyatör), The Last Samurai (Son Samuray), The Aviator (Göklerin Hakimi) gibi filmlerin senaryolarında imzası bulunan John Logan’ın kaleme aldığı Kırmızı bu sezon İstanbul Devlet Tiyatroları’nda sahne alıyor.
İskender Altın tarafından yönetilen oyunda, Rus asıllı Amerikalı ressam Mark Rothko’nun asistanıyla geçen iki yılı üzerinden sanat-ticaret ikileminde sıkışmış bir ressamın kendini varediş sancıları, egoları ve tutkuları gözler önüne seriliyor.
Hızlı tüketim çağına ayak uydurmaya çalışan Rothko, bir yandan pop artın gelişiyle sallanmayla başlayan soyut dışavurumculuğu ayakta tutmaya çalışırken; diğer yandan iyi bir ücret karşılığı bir lokantanın duvarlarını süslemesi için yaptığı resimleriyle sanatının ruhunu satmanın verdiği vicdan azabını yaşıyor.
Sanat-ticaret ilişkisini, bir ressamın yalnızlığını ve yaratmanın acı sürecini resmin bir fırça darbesinden ibaret olmadığı gerçeğiyle yansıtan oyun, John Logan’ın metinsel gücüyle hayat buluyor. Oyunun 2010 yılında, en iyi oyun da olmak üzere altı dalda ödül alması bir tesadüf olmasa gerek.
Mark Rothko’yu oynayan Nihat İleri zaman zaman konsantrasyon sorunu nedeniyle inişler yaşasa da sahne üzerinde yine devleşmeyi başarıyor ve seyirciye “ben Rothko’yum” diyor adeta. Rothko’nun asistanı Ken’i oynayan Turan Günay’ın oyunculuğunun biraz daha abartıdan uzaklaşması gerekiyor.
Abartıdan uzak, gerçekçi ve sade dekor metin açısından güçlü oyunu tamamlarken; resim-ışık ilişkisinin de tartışıldığı oyunda ışık tasarımı oyunun içeriğiyle bütünleşiyor.
Ressam Rothko üzerinden sanat-ticaret ilişkisini ve akımların birbirini yok ederek kendilerini var etmesini irdeleyen oyun sanatsal alt-yapı ya da ilgiye sahip olmayan seyirci tarafından durağan ve sıkıcı bulunma riski taşımasına rağmen; sanatın seyirciyi bir adım öteye götürme işlevini yerine getirmesi açısından önemli bir görev üstleniyor.