16 Eylül 2013 Pazartesi

ÇOĞUNLUKLA ZARARSIZ



Soylent
Yemek için mi yaşıyorsunuz, yaşamak için mi yiyorsunuz? Günlük hayat rutinimizde yemek yemek kesinlikle en önemli aktivitelerimizden biri. Uyanır uyanmaz güne kahvaltıyla başlayıp, öğlen ne yesek, akşama ne pişirsek diye düşünmeye başlıyoruz. Bu rutin kimi zaman “yesem yesem ne yesem işkencesi”ne dönerken; kimi zaman müthiş eğlenceli bir hal alabiliyor. Yaşamak için yemeğe ihtiyacımız var; ama sadece ihtiyaçtan yemediğimiz de kesin. Yemek masrafından ve uğraşından sıkılan San Fransiscolu elektrik mühendisi Rob Rhinehart yemek pişirmekten, alışverişten ve temizlik yapmaktan nefret ettiği için yemek seremonisini sadeleştirmeye karar vermiş ve üç ay boyunca biyokimya ve beslenme hakkında araştırma yaparak ona yaşaması için gerekecek her şeyi bir listede toplamış. Rhinehart birkaç kez çuvalladıktan sonra nihayet işe yarar bir formül bulmuş ve önce bir ay, sonra iki ay daha sonra da üç ay boyunca Soylent adı verilen bu karışımdan başka birşeyle beslenmemiş. Rhinehart’ın günde üç ya da dört kez tükettiği bu karışımı hazırlaması, içmesi ve ortalığı temizlemesi sadece bir dakika sürüyormuş. Sağlığının yerinde olup olmadığından emin olmak için ara sıra kan testi yaptırmayı da ihmal etmiyormuş.

Rhinehart, Mostly Harmless (Çoğunlukla Zararsız) adlı blogunda yaptığı çalışmaları ve deneyimlerini paylaşıyor. Bu arada Soylent’in formülünü sık sık değiştirdiğini ve formülün tamamının hiçbir zaman yayınlamadığını belirtmekte yarar var. 

Gelelim başta sorduğum soruya; yemek için mi yaşıyorsunuz, yaşamak için mi yiyorsunuz? Benim cevabım: Çek bir adana acılı olsun.


3 Eylül 2013 Salı

MUTSUZUM… MUTSUZSUN… MUTSUZ…


Geçenlerde çok sevdiğim birisi içli içli “çok mutsuzum” dedi. “Merak etme herkes mutsuz” dedim. Teskin etmek değildi amacım, tamamen inanarak kurmuştum bu cümleyi. Üstelik ispatım da vardı. OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) tarafından hazırlanan “Daha İyi Yaşam Endeksi”ne göre Türkiye en mutsuz ülkeydi. Gelir düzeyi, sağlık, güvenlik ve barınma gibi alanlarda değerlendirilen OECD endeksine göre en mutlu insanlar Avustralya’da, en mutsuzlar ise Türkiye’deydi. Türkiye 36 ülke arasında endekste karşılaştırılan ülkelerin gerisinde kalarak sonuncu olmuştu ki bu da büyük bir başarıydı!

Mutsuz muyuz? Dibine kadar mutsuzuz. Gri bir bulut üstümüze çöktü, kalkar mı kalkmaz mı bilinmez. Ne yaz yaz gibiydi; ne de kış kış gibi olacağa benzer. Savaş çığırtkanları arasında “mutluluk” kelimesinin sözlüğümüzde yeri olabilir mi zaten.